AYASOFYA BİLİNMEYENİ

AYASOFYA BİLİNMEYENİ-Abdullah Agâh ÖNCÜL

Hem sanat dünyasının hem de tarihin en gözde eserilerinden olan Ayasofya, birçok kez mimari yönden değişikliklere uğrasa da günümüzde seyrettiğimiz son hali Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından MS 532 – 537 yılları arasında İstanbul’un tarihi yarımadasındaki eski şehir merkezine 6. yüzyılın ünlü mimarları Milet’li İsidoros ve Tralles’li Anthemius’a[1][3] yaptırılır. İnşaatta yaklaşık 10.000 işçinin[7][8][9] çalıştığı ve Jüstinyen’in bu iş için büyük bir servet harcadığı belirtilir.[10]

Binanın yapımında kullanılan bazı sütun, kapı ve taşların binadan daha eski yapı ve tapınaklardan getirilmiş olması başka bir özelliğidir.[11][11][12]Bizans döneminde Konstantinopolis Patriği’nin patrik kilisesi ve Doğu Ortodoks Kilisesi’nin merkezi olan Ayasofya, doğal olarak zamanının büyük bir “kutsal emanetler” koleksiyonunu içermekteydi.[13]

Adındaki “sofya” sözcüğü herhangi bir kimsenin adı olmayıp, eski Yunanca’da “bilgelik” anlamındaki sophos sözcüğünden gelir.[5] Böylece “aya sofya” adı “kutsal bilgelik” ya da “ilahî bilgelik” anlamına gelmekte olup, Ortodoksluk mezhepinde Tanrı’nın üç niteliğinden biri sayılır.[6]

Ayrıca Ayasofya bazilika planlı bir patrik katedrali olup, 1453 yılında İstanbul’un Türkler tarafından alınmasından sonra, Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürülmüştür. Kilise camiye dönüştürülünce Fatih Sultan Mehmet’in hoşgörüsüyle mozaiklerinden insan figürleri içerenler tahrip edilmemiş içermeyenler ise olduğu gibi bırakılmıştır, yalnızca ince bir sıvayla kaplatıldığından yüzyıllarca sıva altında kalan mozaikler doğal ve yapay tahribattan kurtulabilmiştir. 1935 yılından beri ise müze olarak hizmet vermektedir.[3][4]Cami müzeye dönüştürülürken sıvaların bir kısmı çıkarılmış ve mozaikler yine gün ışığına kavuşturulmuştur.

Günümüzde görülen Ayasofya binası aslında aynı yere üçüncü kez inşa edilen kilise olduğundan Üçüncü Ayasofya olarak da bilinir. İlk iki kilise isyanlar sırasında yıkılmıştır. Bina mimari bakımdan ise bazilika planı ile merkezî planı birleştiren, kubbeli bazilika tipinde bir yapı olup kubbe geçişi ve taşıyıcı sistem özellikleriyle mimarlık tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak ele alınır. Döneminin en geniş kubbesi olan Ayasofya’nın merkezî kubbesi, Bizans döneminde birçok kez çökmüş,[14][15] Mimar Sinan’ın binaya istinat duvarlarını eklemesinden itibaren hiç çökmemiştir.

ayasofya-A.AGH ÖNCÜL- (26)

 

ayasofya-A.AGH ÖNCÜL- (25)

 

ayasofya-A.AGH ÖNCÜL (1)

Terleyen Direk

Ayasofya’yanin iç bölümüne girildiğinde kıble karşınızda iken solunuzdaki son sütunun efsanevi özelliği yaz kış nemli olmasıdır. Adını da buradan alarak “terleyen direk” denilmektedir. İnanışa göre baş ağrısı çeken, sindirim sistemi hastalıkları olan ve sıtmaya tutulan herkes burada deva buluyor. iki rekât namaz kıldıktan sonra hasta avuçlarını sütunu kaplayan bakır plakalara sonra da yüzüne sürüyor. Üç kez bunu tekrarlayan hastalar iyileşiyor. Ayrıca elleri çok terleyen kimselerin de bu direkte bulunan deliğe parmaklarını sokup ellerini parmağı delikteyken çevirip avucunu sürerek ellerinin terlemesini geçirdikleri birçok defalar görülmüş.

Başka bir inanca göre, Ayasofya’nın büyük bir kubbesi bir depremde yıkılınca, 300 rahip Mekke’ye gitmişler ve orada zemzem suyundan almışlar, bunu Mekke toprağı ile karıştırıp,bu sütunun altına harç olarak koymuşlar. Sütunun bu yüzden “terlediğine”inanılıyor.

Diğer bir inanca göre ise Hızır Peygamber, parmağını Ayasofya’daki deliğe sokmuş ve binayı Mekke yönüne çevirermiş. buradan da anla;ilan o ki terleyen direğin ya da diğer adıyla ağlayan direğin öyküsünün çıkışı anlaşıldığı üzere Osmanlı dönemine denk gelir ve İslam inançlarıyla kuvvetlenir.

Bilim insanlarının yaptığı açıklamalara göre; sütunun yapısının gözenekli olması ve kılcal damarlar yoluyla temeldeki suyu emmesi ve bu yüzden terlemesi bu olayın sebebiymiş. Böyle dahi olsa yine de akla gelen şu ki; acaba neden sadece bu direk gözenekli taştan yapılmış?

ayasofya-A.AGH ÖNCÜL- (27)

Ayasofyayı Yıkacak Tabut

Diğer bir tartışma ise Ayasofya’nın orta kıble kapısı üzerinde Sarı pirinçten yapılmış Kraliçe Sofya yattığı bir tabutun varlığı. İş ki bu tabutta korkutucu bir uyarı var ve “Bu tabuta sakın dokunmayın” deniyor. Zira bu tabuta dokunulursa büyük bir gürültüyle tüm bina sallanmaya başlıyormuş. İnanışa göre bu tabutun koruyucuları, kubbenin dört tarafında kanatları açık bir şekilde resmedilmiş dört melek Cebrail, Mikail, İsrafil ve Azrail olduğu yönünde. Azrail, imparatorların ölümlerini, Mikail düşman saldırılarını, Cebrail ve İsrafil ise olacak olayları haber veriyor.

 

ayasofya-A.AGH ÖNCÜL- (24)

Ayasofyanın Altı

Ayasofya’nın içinde ibadet edilen kısmın, en büyük kubbebin altına denk gelen byerinde çok öncelerde inanışa göre kalp hastalığına tutulanların sık sık geldikleri bir kuyu vardır. Hastalar üç cumartesi art arda aç karnına buraya gelip, sabah namazını kılar ve bu sudan içerlermiş. Bu gelenek cami müze haline getirilene kadar sürmüş. Kuyunun üzerinde yaklaşık 50 santim çapında, demir bir kapak var. Yerel ve yabancı belgesel yapımcılar tarafından bu kuyulara dalış yapılan ve alt kısmın video kayıtları olan birçok belgesel mevcut. Su hâlâ bu kuyu ve tünellerde bulunmakta ve tadı tatlımsı ve mineralli olduğu söylenmektedir. Suyun ne tür bir bileşim taşıdığının, incelenmesi gerekmektedir. Yüzyıllardır o suyun orada durduğu sanılırsa bozulmuş olabilir de. Ayrıca niçin kalp hastalığına iyi geldiği de düşündürücü.

 

ayasofya-A.AGH ÖNCÜL (6)

 

ayasofya-A.AGH ÖNCÜL (5)

ayasofya-A.AGH ÖNCÜL (4)

ayasofya-A.AGH ÖNCÜL (3)

ayasofya-A.AGH ÖNCÜL (2)

Deisis Mozaiği

İstanbul 1264’te Haçlıların elinden kurtarıldıktan sonra Ayasofya’nın içindeki Deisis Mozaiği yapılıyor. Bu mozaikteki İsa figürü ABD’li araştırmacı Roberto Solarion’a göre, gerçekten İsa olmadığı, Kemerhisarlı (Tyana’lı) Apollon olduğu öne sürülüyor. İspatını ise mozaikteki İsa figürünün sağ kaşının üzerindeki yara izi ile açıklıyor. İz, 11 sayısına işaret ediyor. Pisagorcu tarikat üyesi Apollon’da da bu iz var. Figürün Apollon’a ait olmasının nedeni ise paganların Anadolu’da zorla Hıristiyanlaştırılırken, İsa’nın resmini yapar gibi görünseler de, Apollon’un resmini yapmışlar. Ve yine aynı mozaikteki Meryem figürü, ellerini İsa’ya doğru uzatmış vaziyettedir, oysa ki Hıristiyan şeriatına göre yapılan resimlerde Meryem’in ellerinde İncil ya da İsa olması gerekir. Dolayısıyla bu figürdeki Meryem, ‘anne’ değil Mecdeli Meryem olarak da bilinen ve Hz. İsa’nın eşi olduğu varsayılan kadına aittir.

ayasofya-A.AGH ÖNCÜL (11)

ayasofya-A.AGH ÖNCÜL (12)

ayasofya-A.AGH ÖNCÜL (17)

ayasofya-A.AGH ÖNCÜL (9)

Kapıların Sırrı

Ayasofya’nın güney bülümünde “açılmaz kapı” denilen ufak ve dar bir koridorun sonunda örülmüş bir kapı var. Söylentilere göre Fatih Sultan Mehmet İstanbul’a girdiğinde Rum Ortodoks Patriği yanındakilerle bu kapının önünde dua ediyormuş. Osmanlı ordusu kiliseye girince, Patrik bu kapıdan kaçıp kaybolmuş ve kapı bir daha açılmamış. Her paskalyada bu kapının önünde” kırmızı yumurta kabukları” ortaya çıkarmış. Bir de “Kapanmaz Kapı” miti var ki Fetih günü, Fatih’in ordusundan bir asker bu kapıya öyle bir vurmuş ki, kapı yere gömülmüş ve bir daha asla açılmamış. Kapılarından biri de Nuh’un gemsinden yapılmış.

ayasofya-A.AGH ÖNCÜL- (21)

ayasofya-A.AGH ÖNCÜL (20)

ayasofya-A.AGH ÖNCÜL (13)

Pençe İzi

Ayasofya’nın güneydoğu bölümünde ana büyük kubbenin desteği olan fil ayağının tepesinde, yerden 6 metre yüksekte bulunan bir iz var. Büyükçe bir ele benzeyen ve pençeye de benzetilen bu izin Fatih Sultan Mehmet’ in atının ürkmesiyle bu sütuna dayanmış ve at debelenirken bu yapıyı tahrip etmiş olduğu inancı yaygındır. Ancak 6 metre yükseklikte bulunan bir bölgeyi atın nasıl tahrip ettiği muamma olsa da kendiliğinden oluşmadığı da aşikâr. Çünkü böyle bir görüntü, yapıyı oluşturan unsurların çeşitli sebeplerle dökülmesi sonucu oluşabilecek bir görüntü olmadığı kesin.

ayasofya-A.AGH ÖNCÜL

 

Dandolo’nun Zaferi ve Ölümü

Papa’nın çağrısı üzerine Latin, komutan Henricus Dandolo İstanbul’u taarruz yapmak durumunda kalıyor. Ve Bizanslıların “Eğer bu kenti alırsan ölürsün” şeklinde tehditde bulunuyorlar. Sonuçta Dandolo kenti alıyor ve ölüyor. Mezarı da halen Ayasofya’da. Ayasofya üst katta tabliyenin içerisinde bulunan mezarının ilginçliği kadar, mezarının çaprazındaki kolonun alt kısmında yazan CΛX ve diğer bir tarafında yazan IΛO harfleri üzerine de bir çok söylenti vardır. Deesis Mozaiği ile Henricus Dandolo’nun mezarının tam ortasında yer alan bu bölümde pencerenin alt tarafında yazan bu harfler Eski Yunanca’dan Latince’ye çevrildiğinde (bunu word programı bile yapıyor)  “CALIX” ve “ILO” kelimeleri ortaya çıkıyor ve bunun anlamı da kutsal kâse. Bu durumdan dolayı Kutsal Kâse’nin Ayasofya olduğu Hıristiyanlarca inanılmakta.

ayasofya-A.AGH ÖNCÜL- (22)

ayasofya-A.AGH ÖNCÜL- (23)

 yayın bilgisi:
2014 ‘AYASOFYA BİLİNMEYENİ’ Fotomakale – Digital Photoline e-Dergi -Nisan 2014
 
 

 

Referanslar:
1. ^ a b Mark Irving, ed. (2007) (İngilizce). 1001 Buildings You Must See Before You Die. Barrons Educational Series. ss. 39. ISBN 978-0-7893-1564-9.
2. ^ Alessandro E. FONI, George PAPAGIANNAKIS, Nadia MAGNENAT-THALMANN. “Virtual Hagia Sophia: Restitution, Visualization and Virtual Life Simulation” (PDF).
3. ^ a b c d Britannica/Hagia Sophia
4. ^ Archnet/Hagia Sophia
5. ^ Behind the name: Sophia
6. ^ a b c d e f g h i Ayasofya-Müzeler Rehberi, H. Veli Yenisoğancı, L. Suat Kongaz, Ali Kılıçkaya, Saadet Barutçu, Süleyman Eskalen, Müjgan Harmankaya, Nilay Yılmaz, Tahsin Aydoğmuş, Ozan Sağdıç, Ankara, ISBN 975-387-042-
7. ^ H. Sophia
8. ^ H. Sophia
9. ^ a b wonders of the world/Hagia Sophia
10. ^ “Justinian also rebuilt the Church of Hagia Sophia (which cost 20,000 pounds of gold)” P. Heather, The Fall of the Roman Empire: A New History of Rome and the Barbarians, 283
11. ^ a b c d Hagia Sophia
12. ^ a b Baalbek keeps its secrets
13. ^ Hagia Sophia, Hagia Sophia
14. ^ a b c d e f AKTUEL-Temmuz-Eylül / July-September 2008/No.26
15. ^ a b c d e f Estambul, REVAK, İstanbul, ISBN 975-6671-04-1
ayasofyamuzesi.gov.tr/tarihce.aspx
wikipedia.org/wiki/Ayasofya
sabah.com.tr/fotohaber/kultur_sanat/ayasofyanin_gizemleri/21516
mynet.com